Orta Yüz (Mid Groove) Dolgusu

Orta yüz dediğimiz bölge yanaklar (elmacık kemikleri) ve alt göz kapaklarının içerisinde yer aldığı alanlardan oluşur. Orta yüz bölgesinin estetik açıdan sorunsuz görünmesi, yüzde bulunan yağ yastıkçıkları ve tutucu bağların varlığına bağlıdır. Burada oluşacak olan sorunlar (kayıplar) yüzdeki deride farklı görsel problemler şeklinde karşımıza çıkar. Yüzün genç ve güzel görünmesi sadece cilt kırışıklıklarının olmamasıyla değil aynı zamanda yumuşak doku, kemik ve iskelet desteğinin tam olmasıyla mümkündür. Gençlik çağındaki kişilerde gençlik üçgeni denilen bölgede doku desteği kaybolmadığı için yüz bölgesi “V” şeklinde görünür. Yüzün yaşlı görünmesinde en önemli neden yıllar içinde oluşan hacim kaybıdır. Kaybolan hacmin yerine konmasında orta yüz dolgu enjeksiyonları oldukça önemli bir yer tutar. Dolgu enjeksiyonlarıyla göz-yaşı oluğu düzeltilir, burun-dudak olukları doldurulur, yanak (elmacık) kemikleri belirginleştirilir, yüze tekrar oval bir şekil verilir. Dolgu enjeksiyonları dolgunluk vermenin yanı sıra, kollajen sentezini de arttırır bu da cildin parlak bir görünüm almasını ve gençleşmesini sağlar. İnce kırışıklıklar ve göz altı morlukları azalır.

Gülme Çizgileri (Nazolabial Çizgiler)

Gülme çizgiler (nazolabial çizgiler), burun alt bölgesinin (kanatların) her iki yanından başlayıp, ağız köşesine kadar ilerleyen ince çizgilerdir. Aslında hemen herkeste bir yaştan sonrası bu çizgiler gülme mimiği sırasında belirginleşmeye ve dikkat çekmeye başlar. Ancak derinleştikçe daha da belirgin hale gelen bu çizgiler, orta yüzde sarkmayla beraber üzgün, yorgun, asık suratlı ve yaşlanmış bir yüz ifadesine neden olurlar. Nazolabial çizgilerin şekli, derinliği ve uzunluğu kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Yapısal olarak bazı kişilerde gülme çizgileri çok silik olabilirken, bazılarında ise daha derin çizgiler şeklinde görülebilir. En önemli neden yaş almaktır. Yaşla birlikte kemik erimesi, hızlı kilo alıp vermelerle orta yüz yağ pedlerinin kaybı ve cildin elastikiyetini sağlayan kollojen üretiminin yavaşlaması ve mimik hareketlerinin fazlalığıdır. Bu bölgeye yapılacak olan dolgu işlemi ortalama 15-20 dakika kadar sürer.  İşlemden sonra kişi gündelik hayatınıza devam edebilir. Ciddi herhangi bir yan etkisi yoktur.

Bacak İnceltme (Calf Slimming)

Bacak inceltmesinde bir şekilde sadece yağ dokusunun alınması bacak incelmesi sağlasa da kasın kalınlığı azaltılmadıkça tatmin edici bir bacak incelmesi elde edilemez. Ayrıca asimetriler ve erkeksi kaslı görünüm ortadan kaldırılamaz. Bacak kasları kalın olan kişilerde, bacağa şekil verecek şekilde yapılan nörotoksin (botoks) enjeksiyonlarıyla kas hacmi azaltılabilir. Bacak inceltme kasların hacimli olan bölgelerine belirli aralıklarla nörotoksin (botoks) yapılması ile gerçekleşir. Nörotoksin (botoks) sinirlerden kaslara giden kasılma uyarılarını önleyerek, kasların çalışmasını engeller ve böylece bacak incelmeye başlar. Yapılan bu işlemden sonra kişinin yürümesinde herhangi bir sorun oluşmaz. Uygulamanın etkisi 3-14 günde görülmeye başlar. Tedavinin etkinliği açısından nörotoksin (botoks) uygulamalarını başlangıçta yılda 2 kez olacak şekilde tekrarlamak gerekir. Uzun vadede kalıcı ve etkili sonuçlar ancak düzenli tekrarlar ile elde edilebilir.

Dolgular ve Uygulama İşlemleri

Dolgu uygulaması, genellikle yüz bölgesinde, nadiren de boyun ve ellerde zamanla oluşan kırışıklık ve hacim kayıplarının giderilmesi ile meme büyütme ve vajina daraltma için yapılan bir estetik müdahaledir. İşin özeti dolgu, cilt altında birtakım ürünlerle volüm oluşturma esasına dayanır. Dolgularda birtakım kriterlere uyulması gerekmektedir.

İdeal bir dolgunun özellikleri şunlardır:

  • Enfeksiyona neden olmamalı (Non-enfeksiyöz)
  • Ateş yapmamalı (Non-pirojenik)
  • Vücuda uyumlu olmalı (Biyo-uyumlu)
  • Kolay enjekte edilebilir olmalı
  • Enjeksiyon sırasında ve sonrasında en az rahatsızlık hissi ve ağrı olmalı
  • Tedavi sonrasında enjeksiyon bölgesinde kalmalı (göç etmemeli)
  • Uzun süreli etki göstermeli (dolgu etkisi mümkün olduğu kadar uzun sürmeli)
  • Tedavi sonrası doğal görünüm ve his olmalı
  • Uygun maliyetli olmalı 

Günümüze kadar kullanılmakta olan farklı tipte dolgu türleri vardır. Burada bahsi geçecek bazı dolguların günümüz klinik uygulamalarında bir yeri kalmadığını belirtmek yerinde olacaktır. Bugüne kadar kullanılan dolgu tipleri:

  1. Emilebilir, Biyo-Çözünebilir (Geçici)
    1. Hyaluronik asit (HA-Günümüzde en sık kullanılan)
    2. Kollajen
    3. Otolog yağ 
  1. Gecikmiş Emilim (Uzun Etki Süreli, Yavaş Çözünebilir, Yarı Kalıcı)
    1. Poli-L-laktik asit (PLLA)
    2. Kalsiyum hidroksiapatit 
  1. Emilemeyen, Çözünmeyen (Kalıcı)
    1. Poliakrilamid
    2. Polimetilmetakrilat (PMMA)

Burun Dolgusu

Ameliyatsız burun estetiği olarak bilinen burun dolgusu, cerrahi bir işlem yapılmadan burunda şekil değişikliği yapmaktır. Bu işlem için hyaluronik asit içeren dolgular kullanılmaktadır. Dolgu enjeksiyonu ile burundaki boşluklar, girintiler, kontur eksiklikleri ve asimetriler düzeltilebilmektedir. Burun dolgusu sayesinde burun daha kalkık, simetrik ve yüze uyumlu bir görünüme kavuşur.

Trombositten Zengin Plazma (Platelet Rich Plasma-PRP)

İnsan vücudunun yaklaşık %60’ı sudan oluşmaktadır. Bu, 70 kg’lık bir insanda 40 litre sıvı anlamına gelir. Bu 40 litrelik sıvının %60’ı yani 25 litresi hücre içi (intrasellüler-ICF), %40’ı yani 15 litresi hücre dışı (ekstrasellüler-ECF) sıvıdır. Hücre dışındaki 15 litrelik sıvının 10 litresi hücreler arasında (interstisyel), 3 litresi kan damarlarının içinde plazma şeklinde ve geri kalan 2 litresi ise eklem içi, sindirim sistemi, lenf sistemi, beyin ve omurilik sıvısı olarak bulunur. Hücre içi sıvı ile hücre dışı sıvılar arasında birtakım mekanizmalarla sürekli bir alışveriş söz konusudur.

Damarlardaki plazma, aminoasitler, karbonhidratlar, elementler gibi birçok önemli maddelerin dokulara taşınmasını sağlar. Damarlardaki 3 litrelik plazma dışında ayrıca 2 litre civarında hücresel elemanlar dediğimiz oksijen taşıyan kırmızı kan hücreleri (eritrositler), vücut savunmasında yer alan beyaz kan hücreleri (lökositler), kanamalar sırasında pıhtılaşmayı sağlayan trombositler (platelet) vardır. Trombositler içerisinde pek çok büyüme faktörü ve sitokin bulundurur. Bu özellikleri nedeniyle yaraların iyileşmesini sağlar.

PRP (Platelet Rich Plasma) kişinin vücudundan küçük bir miktar kan alındıktan sonra kanın özel bir işlem ile plazmasının ve diğer hücresel elemanlarının ayrıştırılarak, vücuda enjeksiyon yoluyla geri verilmesi işlemidir. Elde edilen yeni sıvı içerisinde büyüme faktörleri bulunduran platelet denilen hücreler bakımından oldukça zengindir. Vücuttaki temel görevi kanın pıhtılaşmasını sağlamak olan plateletler, içerdikleri büyüme faktörleri sayesinde yara iyileşmesinde ve dokuların yenilenmesinde önemli role sahiptir.

Saç Kılı Gelişim Evreleri

Normal saçlı deride ortalama 100 bin kıl folikülü vardır. Saçlı deride kıl büyüme fazı yaklaşık 2-5 yıldır. Kaş ve kirpiklerde bu faz yaklaşık 1-6 haftadır. Saçlar günde 0,3-0,4 mm kadar uzarlar. İnsanlarda kıl gelişimi ve kaybı, bazı memelilerde olduğu gibi sıklık veya mevsimlik değildir. İnsanlarda her folikülün aktivitesi birbirinden bağımsızdır. Bu nedenle insanlarda hayvanların çoğunda olduğu gibi senkronize olarak kıllar dökülmez. Kıl rengi, kıl şaftı içindeki melanizasyonun derecesine ve melanozomların dağılımına bağlıdır. Ateşli hastalıklar, cerrahi, kilo kaybı, ilaçlar, mevsimsel değişiklikler ve gebelik gibi faktörler kıl siklusunu etkileyebilir. Anagen faz kıl dermal papillada mitotik aktivitenin başlaması ile başlar. Anagen fazın sonunda büyüme durur. Kıl folikülü sırasıyla katagen ve telogan faza girer. Sonunda folikül içerisindeki kıl düşer. Follikülün altında yeni kıl matriksi oluşur ve yeni kıl gelişir.

 

Erkek Tipi Saç Dökülmesi (Androgenetik Alopesi)

1951 yılında Dr. Hamilton erkek tipi saç dökülmesi evrelerini tanımlamıştır. Dr. Norwood ise 1975 yılında bu evreleri daha da geliştirmiş ve günümüzde rehber olarak kabul edilen Norwood/Hamilton Skalasını oluşturmuştur. Bu skalaya göre erkek tipi saç dökülmesi 7 evreden oluşmaktadır. Erkek tipi saç dökülmesi ergenliğe geçişten sonraki herhangi bir zaman diliminde başlayabilir. Bu tip saç dökülmesi genetik olarak buna yatkın kişilerde, erkeklik hormonunun (androjen olarak bilinen testesteron ve dihidrotestesteronun) etkisi ile gelişir. Genetik olarak görülen saç dökülmesi erkek saç kayıplarının %95’ini oluşturuyor. Kıl kökünün etrafında saçı üreten hücreler zaman içinde bu hormonun etkisiyle ölmeye başlar. Bu etkiyle saç önce incelir daha sonra uzaması duru ve en sonunda da tamamen dökülmeye başlar.

Dolguyla Botoks Arasındaki Farklar

Her ikisi de daha çok medikal estetik amacıyla kullanılmasına rağmen gerek içerik ve gerekse de etki mekanizmaları açısından oldukça farklılık göstermektedir.

Hirudoterapi (Sülük Tedavisi)

Tıbbi sülüklerle yapılan tedavi şekline Hirudoterapi denilmektedir. Sülük tedavisi geçmiş de belgelendirilmiş olan en eski tedavi yöntemlerinden biridir. ABD’de FDA (Food and Drug Administration-Gıda ve İlaç Dairesi) sülük tedavine 21 Haziran 2004 tarihinde onay vermiştir. Doğadan toplanarak tekrar tekrar kullanım yerine her hastaya ayrı ve tek seferlik sülük kullanılmalıdır. Sülük kullanılmadan önce mutlaka sterilizasyon yapılmalıdır. Sülük tedavisini eğitim almış hekimler yapmalıdır. Sülük kullanıldıktan sonra mevzuata uygun şekilde %70 alkol bulunan kavanozda bekletilerek imha edilmelidir. Sülük, damar hastalıklarında (ateroskleroz, DM’e bağlı damar hasarı vb.), hemoroit hastalıklarında, glokom ve buna bağlı görme kayıplarında, yanık vakaları, iyileşmeyen yaralar ve post operatif scar da (ilk 6 ay içinde), varisler, eklem ve yumuşak doku romatizmalarında, sivilceli ciltte, üreme organı rahatsızlıkları ve kısırlıkta, kısmi felçte, migren ve her türlü baş ağrısında, yüksek tansiyonda, tiroide bağlı ve hormonal bozukluklara bağlı şişmanlıklarda, sedef, egzama gibi cilt hastalıklarında, meniere hastalığı ve işitme kayıplarında, ortopedi ve rekonstrüktif cerrahide, güçlü antioksidan etkisi sebebiyle koruyucu tıpta da, gelişen venöz (toplar damar) yetersizliklerinde kullanır.